14 Şubat 2011 Pazartesi

Kızımız hamileeee :)

Bir pazartesiye 4 post fazla oldu farkındayım ama dolu dolu bir haftasonu ve pazartesi oldu :)
Bebişler geliyoo :)Sevgililer günümüzün en büyük hediyesi bu oldu.Kokuları şimdiden burnuma geliyor.
Son 20 gün.Çok şükür şimdilik hiçbir sorun yok.



Bunlar da seneler önce ki ilk bebeklerimiz.
2sini mutlak ölümden sevdicek kurtarmıştı.
Birini kordonuyla boğulmak üzereyken kurtarmıştı.Diğeri ise en son yavruydu.Uzun süren doğum esnasında sona kalınca plasenta suyuyla boğulmuştu.Nefes almadığını görünce yavrunun ağzıyla kendi ağzı arasına kağıt havlu koyup içine doğru çekmeye başlamıştı.Yaklaşık bir top havlu kağıt neticesinde bebeği hayata döndürmüştü.Hala hatırlayınca ağlamamak için zor tutarım kendimi,tüylerim diken diken olur.O minicik patilerin yeniden hareket ettiğini görmek gerçekten ilahi bir an.Bu adamı neden bu kadar çok sevdiğime dair sebep bulmam hiç zor olmuyor.

Şimdi yeni yavrular geliyor.Nasıl güzel bir heyecan,kalp çarpıntısı.
Hadi bizim güzel kızımız az kaldı 5 yavrunu da sağlıkla getir bu dünyaya.Onların da güzel kaderleri olsun.Senin gibi asil,özel olsunlar.
Beklemedeyiz.:)

Sevgiler günü.


Onlar benim canlarım.
Benden önce gelenlerim.
En kıymet bildiklerim.
Mutluluk sebeplerim.
Bir ömre sığmayacak kadar sevdiklerim.
Sevgililerim...


Ve bugün sözde sevgililer günü..
Mutlaklıkla zorunluluktan alınan hediyelerin,insanların ellerinde çiçek balyalarının,yemek organizasyonlarının psikolojik dayatmalarla yapıldığı gün....
Benim için sonsuz manasız.
Sadece sevgililer günü değil tek bir güne konuşlandırılmaya çalışılmış tüm günler manasız benim için.
Bende önemli olan "doğduğun ve tanıdığın" gündür.Bu yüzden sevdicekle yıllar sonra tanıştığımız gün evlenmeye karar verdik.
Evlilik hayatını baz alarak konuşuyorum.Ortak bir bütçe üzerinden yürütülüyor hayat.Çok şükür ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek standartlara sahibiz.Öyleyse bu her bilmem ne gününde hediye beklemek neden ? Hediye bir ihtiyacını gideriyorsa işlevseldir bence. Tüketim toplumunun dayatmasıyla alındığı için değil.Maddesel anlamda değerli olması bile  gerekmez.Eğer sevgiye ihtiyacım varsa küçücük bir kart bile giderebilir bu açlığımı.Yok illa her ıncık cıncık gününde para harcayacağız diye ısrar edenlerdenseniz.Bu özel günlere harcayacağımız bütçeyi barınaklara ve çocuk esirgeme kurumlarına ayıramaz mıyız ?Hem en büyük sevgililer onlar,hem çok ihtiyaçları da var.
Duyacağımız o muhteşem  mutluluk hissi de cabası.
Denemeye değer.

Garipçe Köyü.

Aman yarabbim o ne kalabalıktı.
Kızılay çadırı misali kahvaltı servisi hele?
Arabayı park etmeyi bırak,yürümeye yer yok.
Neyse ki lokum kalabalığa karşı beklentilerimizin üstünde bir performans sergiledi :)
Sonra anladık kalabalığın nedenini.O nasıl manzara, o nasıl bir keyif..
Son zamanlarda geçirdiğimiz en güzel pazardı diyebilirim.Hatta hızımızı alamayıp bi de Poyrazköy yaptık Lokum rahat rahat yüzsün diye :) Oradan ananemize uğradık.eve geldiğimizde ilk kez Lokum'u böyle yorgun gördüm.Uyudu hatta :)
Bir güne 3 mekanla ancak enerjisini atıyor benim oğlum.
Kimden geçti bu gezentilik  huyu bilemiyorum ki :)











Cuma keyfi ve ev halleri...

Cuma akşamı can kardeşim ,ahretliğim (anane tabiri:) ,Simoşim geldi.Oğlumuz Luca'yla.
Luca'yı geçen sene 8 şubat'ta Ersan'la sokaklardan kurtardık.
Onu ilk bulduğumuzda Kemerburgaz'da bir ormana terkedilmişti;sayısız açık yarası vardı.
Ona bakabileceğine ve sabrına tek inandığım insan sahiplendi. Simge evini,kalbini,hayatını açtı.
Yaralarını iyileştirdi.Sevgisiyle eğitti.Zor zamanlar aşıldı.Çok sabır gösterdi.
Şimdi Luca o günlerden çok uzakta bir evin bir oğlu.
Bizim oğlumuz.
Arada Lokum'u paralasa da abi o sever de döver de :)
Isırmışlığı yoktur Lokum'u.Ama Lokum'a dısardan bir köpecik yanlış yapmaya görsün :) Koruma güdüsü yüksek bir oğlan.Yaşadıklarından sonra bu hali mucize bizim için.
Böyle bir mucizeye imza atmak ,işte bu en büyük mutluluk .
Fotolar bizim evden :)







canlarım benim.