Dısarı cıktık,işte bütün ailem ,sevgilim ordaydı.
Trombosit yüklemesi yapılmış,operasyon basarılı geçmiş,bebekleri görmüşler iyiylermiş...miş...miş... Şükrettim bütün benliğimle şükrettim....
Ama..
Ama içim cız etti.
Ama "Bebekleri ilk kez görmek benim hakkımdı "diye düşündüm bir an..Keşke ilk seslerini duyabilseydim diye...Şahane fotolarımız olsaydı,keşke Ersan yanımda olsaydı beraber kucaklasaydık diye... Haşa isyan değil ama o burukluk, içimde hala bir yerlerde gömülü ...
"İlk karşılasma"
O kadar heyecanlanmıştım ki kesik kesik hatırlıyorum,rüya gibi..
Önce Efe'yi verdiler kucagıma,gözleri açık,dimdik gözümün içine bakan bir çift zeytin göz.Boşuna korktun be annem dercesine...Güzel oğlum,güçlü oğlum...
Sonra pespembe bir Lorin.Koynuma sokulan.Pers prensesim..
Kollarım dolu dolu...
Ağlamadım , hiç ağlamadım.
Efe şeker düşüklüğünden her ihtimale karşı 1 gece yogun bakımda kaldı,Lorin'se dogum sonrası aspire esnasında nefes alamama problemi yaşamasına ragmen güçlü bir sekilde hemen toparladı.
Küvez yok,yogun bakım yok,genetik bir problem yok.Sapasaglam kucağımdaydılar.Kendi durumumdan bir haber sevinçten mutluluktan havalarda yürüyordum.Ne aglayacaktım?
Benim de kısa sürede iyileşeceğim söyleniyordu,zaten zoru atlatmıştım,Allahtan daha ne isterdim..
Ve derken..
Küvez yok,yogun bakım yok,genetik bir problem yok.Sapasaglam kucağımdaydılar.Kendi durumumdan bir haber sevinçten mutluluktan havalarda yürüyordum.Ne aglayacaktım?
Benim de kısa sürede iyileşeceğim söyleniyordu,zaten zoru atlatmıştım,Allahtan daha ne isterdim..
Ve derken..
"Bu hafif bir paralize değil"
Bir diğer nörologun beni gördüğü anda tepkisi bu oldu...Acilen ilaca başlamamı, durumumun ciddi oldugunu anlatıp enog çektiler.Steroide başlamam gerektiği söylendi. E süt? Süte gecer,süte geçmez onlarca dr görüşü,makale ve araştırma sonucu neticesinde süte geçmediği, geçse de o dozda zararlı olmadığına karar verilip tedaviye başlandı...İnternational'da ki nörologun yetersizliği başımızda ki çorabı örmeye başlamıştı....
Vücudum kortizona cevap vermedi.Herhangi bir iyileşme görünmüyordu.
O zaman ki çok zeki(!) çocuk doktorumuz bebeklerin kortizollerini kontrol altında tutmamız gerektiğini söyleyip, bizi kan testine yönlendirdi.Ama zaten beklenen bir durum yoktu bu sadece rutin bir kontrol olacaktı.
Öyle olmadı.Gecenin bir saati arayıp testi tekrarlamamız gerektiğini,damardan bir yüklemeye gerek duyulabileceğini sonrasında onlara da uzun süreli steroid tedavisi uygulamamız gerekebileceğini söyledi.10 günlük küçücük ellerinden alınan tüp tüp kanlardan Efe'nin 2. testi de negatifti.Yükleme yapılması gerekiyordu.Nasıl olacak dedik , bulunmayan bir ilaç bulduk, milyon tane yan etkisi olan, klinik de damar bulursa yükleme yapılacak.
Türkiye'nin en iyi laboratuvarlarından birinin hemşire dialogları şöyle oldu."Burdan girersek damar patlar,burada ki damar ilaca zaten dayanamaz,e bu bebek zaten bir kaç damar denememiz gerekicek.."
Efe'yi ellerinden resmen havada kaptım,yaptırmıyorum dedim,sorumlulugu alıyorum ve yaptırmıyorum.
İyi ki yaptırmamışım,zaten öylesine gereksizmiş ki,tamamen bizim drun işgüzarlıgıymış.
Bir çok pediatrik endokrin ile görüştük.Sonuc endişelenmemiz gereken hiçbirşey olmadığı zamanla aksların devreye gireceği,kullandıgım dozda kortizonun sütten gecmeyeceği,bebeklerin çok şükür ki iyi olduguydu.Tabi bu sonuclara ulaşabilmemiz 3 ay gibi bir zamanımızı aldı.
Bana gelince herkesin kendince endişeleri vardı ve tedaviler işe yaramıyordu.
Tedavi süreci bittiğinde acı gerçekle karşılaştık.
Geçmeyecek bir paralize geçiriyordum ve acil bir şekilde bir dizi ameliyat olmam gerekiyordu ve ortak görüş bu operasyonların trde olamayacağıydı,bizi Amerika da başarılı bir kliniğe yönlendirdiler.
Burada ki operasyonda %3lük bir başarı oranı vardı ama ameliyattan komple felçli de çıkabilirdim.
Houston'da ise yüzde oranı belli olmasa da ,kas ve sinir transferi olacağından yine çok riskli, yine başarı oranı düşük bir ameliyat olacaktı.
Herkes yıkılmıştı.
Güçlü olmak zorundaydım.Neyin kefareti oldugunu biliyordum.Güçlü olmam, muffinlerime olumsuz hiç bir duygu yansıtmamam gerekiyordu.Onlar benim yüzümü güldürmüştü,ben de onların yüzünü güldürecektim,kendime söz vermiştim.
Düşünüce içimi yaralayan,canımı yakan tek şey çocuklarımın gülüşümü asla göremeyecek olmalarıydı....
Zamanım daralıyordu bir tercih yapıp yoluma bakmam gerekiyordu...
Öyle olmadı.Gecenin bir saati arayıp testi tekrarlamamız gerektiğini,damardan bir yüklemeye gerek duyulabileceğini sonrasında onlara da uzun süreli steroid tedavisi uygulamamız gerekebileceğini söyledi.10 günlük küçücük ellerinden alınan tüp tüp kanlardan Efe'nin 2. testi de negatifti.Yükleme yapılması gerekiyordu.Nasıl olacak dedik , bulunmayan bir ilaç bulduk, milyon tane yan etkisi olan, klinik de damar bulursa yükleme yapılacak.
Türkiye'nin en iyi laboratuvarlarından birinin hemşire dialogları şöyle oldu."Burdan girersek damar patlar,burada ki damar ilaca zaten dayanamaz,e bu bebek zaten bir kaç damar denememiz gerekicek.."
Efe'yi ellerinden resmen havada kaptım,yaptırmıyorum dedim,sorumlulugu alıyorum ve yaptırmıyorum.
İyi ki yaptırmamışım,zaten öylesine gereksizmiş ki,tamamen bizim drun işgüzarlıgıymış.
Bir çok pediatrik endokrin ile görüştük.Sonuc endişelenmemiz gereken hiçbirşey olmadığı zamanla aksların devreye gireceği,kullandıgım dozda kortizonun sütten gecmeyeceği,bebeklerin çok şükür ki iyi olduguydu.Tabi bu sonuclara ulaşabilmemiz 3 ay gibi bir zamanımızı aldı.
Bana gelince herkesin kendince endişeleri vardı ve tedaviler işe yaramıyordu.
Tedavi süreci bittiğinde acı gerçekle karşılaştık.
Geçmeyecek bir paralize geçiriyordum ve acil bir şekilde bir dizi ameliyat olmam gerekiyordu ve ortak görüş bu operasyonların trde olamayacağıydı,bizi Amerika da başarılı bir kliniğe yönlendirdiler.
Burada ki operasyonda %3lük bir başarı oranı vardı ama ameliyattan komple felçli de çıkabilirdim.
Houston'da ise yüzde oranı belli olmasa da ,kas ve sinir transferi olacağından yine çok riskli, yine başarı oranı düşük bir ameliyat olacaktı.
Herkes yıkılmıştı.
Güçlü olmak zorundaydım.Neyin kefareti oldugunu biliyordum.Güçlü olmam, muffinlerime olumsuz hiç bir duygu yansıtmamam gerekiyordu.Onlar benim yüzümü güldürmüştü,ben de onların yüzünü güldürecektim,kendime söz vermiştim.
Düşünüce içimi yaralayan,canımı yakan tek şey çocuklarımın gülüşümü asla göremeyecek olmalarıydı....
Zamanım daralıyordu bir tercih yapıp yoluma bakmam gerekiyordu...